Hayatla ilgili belli kurallar oluşturmayı sevmiyorum. Çünkü her zaman birçok değişken vardır ve belli bir kurala bağlı kalmak, kendimi kısıtlamak dışında başka hiçbir şeye hizmet etmediğini düşünüyorum.
Fakat defalarca denememe rağmen hayatla ilgili kalıplaşmış bir kuralı yıkamadım. Bu kuralı ilk okuduğum kitap alıntısını sizinle paylaşmak isterim:
“Bir ad veremediğim kişiye söylenip duruyorum. Bunu bana yapmalarına engel olsaydın, bunu bana yapmasaydın, neden sen de onlarla birlik oldun? Benimle neden uğraşıyorsunuz? Benden ne istiyorsunuz? Neden her şeyi, tam istemediğim sırada veriyorsunuz bana? Neden bu kadar bekletiyorsunuz? Neden bir şeyi elde etmenin anlamı kalmayıncaya kadar, onu vermemekte inat ediyorsunuz?”
Oğuz ATAY- Korkuyu Beklerken sy-97
Bir ad veremediğim kişi: Karakterin kendi hayatının elinde olduğuna inandığı varlıklar.
KURAL: Hayatımızda bir şeyin gerçekleşmemesi için çok istememiz yeterli.
Bu kuralı yıkmak için uzunca denemeler yaptım. Evet, hayatımda çok istediğim bir şey var ve bunu ulaşmaya çabaladım ve her seferinde başarısız oldum. Uzun bir süre problemi kendimde aradım. Kendi başarısızlığımı suçladım. bir daha hata yapmamak için her seferinde daha küçük hesaplar yaptım, Sanırım artık pes etmiş olmalıyım ki bu kuralı artık kabul etmiş bulunmaktayım.
– “Belki yarın sabah soğukta uyanmanın bir anlamı olur, sana çay pişirmek gibi. Ayaklarımın ucuna basarak yürürüm sabah kalkınca. Tahtalar gıcırdar. Hayır, zamanla öğrenirim hangi tahtaların ses vermediğini. Sonra ne yaparım? Uyanmadı, çayın hazırlandığından haberi yok diye sevinirim. Bütün hayatımı, en ince ayrıntılarına kadar düşünerek hesapladığım iyiliklerin hayaliyle geçirdim albayım. Artık ne olacaksa olsun istiyorum.
-Oğuz ATAY-Tehlikeli Oyunlar
Bundan sonra ki dönemlerde ise kuralın var olma amacı ne olabilir diye sorguladım. Ulaştığım sonuç şu oldu:
Bu kural olmasaydı yani, herkes kendi için istediği en çok şeye direk ulaşabilseydi, o zaman hayatlarımız bir yerden sonra anlamsızlaşmaya başlardı ve bu şeklide insanların verimi düşerdi diye düşünmeye başladım (verim dışında daha uygun bir kelime bulamamış olmamı da okuduğum bölümü sorumlu tutuyorum.)
Peki, bu sefer de başarılı insanlar nasıl başarılı oluyor? Hayatlarındaki başarıları, çok istemeden mi? başarıyorlar ve ya bu kural bazı insanlar için geçerli değil mi * sorularını sormaya başladım. Bir yerden sonra da ve bunları sordukça kendimi başarısızlar sınıfına yakınlaştırdım ya da pes etmiş sınıfına laik gördüm diyelim. Fakat hayatta bazı şeyleri başardım yani kendimce de olsa başardığım bazı şeylerim var bunlar beni başarısız sınıfına koymuyor ya da pes etmişler.
Sonra düşündüm ki (ben hep düşünüyorum sanırım problem burada)
Belki de kural hayatlarımızdaki en çok istediğimiz şeyle ilişkilidir. Şöyle diyordur Hayat (ya da Oğuz atayın deyişiyle bir ad veremediğim kişi –belki de bir kurumdur-.); diğer her şeyi başarabilirsin ama bu şeyi elde etmek için daha büyük bir şey yapmalısın. Bu daha büyük şeyde şu olmalı; kendisinden vazgeçmen yani hayal kurduğun o en çok istediğin şeyi bırakabilirsen onu hakketmiş olursun. Ancak bu şekilde sana bunu verebiliyoruz diyordur Hayat. Belki de insanlar en çok istedikleri şeyi elde edince başka bir şeyin hayalini kurmaz diye başka bir şeyin hayalini kurdurup o şeyi o şekilde şey yapabiliyorlardır… (şey kelimesi olmasa bu yazıyı yazamayacaktım)
Düşümü gerçekleştirmekten korkuyorum, çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak.
-Simyacı
Başarı ve motivasyonla ilgili bir sürü video, yazı ve benzeri içerikler var. Belki de asıl sorulması gereken sorulardan bir kaçı şunlardır; İnsanlar her zaman başarılı olabilirler mi? Ya da başarılı olmak, her zaman bizi daha iyi bir noktaya mı götürür? Bazen başarısız olmak bizi daha iyi bir konuma götüremez mi ? Başarı bazen başarısızlıkla sonuçlanamaz mı ?
-Aslında kazanmak nedir ki? En büyük zaferi kazandığında bir Antonious olduğunu düşün; Paris’e geldiğini ve o takın altında olduğunu ve bütün insanların senin altında olduğunu düşün ve gücün en üstünde olduğunu… Yalnız kaldığın o anda “n’oldu be, şimdi n’olacak?” diyorsan kaybedensin sen, kaybetmişsin. Yani o anda en büyük zaferin içinde kaybetmişsin.
-Kaybedenler Kulübü
son söz:
Hayatta her zaman istediğimiz şeyleri elde edemeyebiliriz ve zaman zaman bunun daha iyi olduğuna inanıyorum. Eğer elinden geleni yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen başarılı olamadıysan, emeğinin karşılığını sana daha faydalı bir şekilde geri döneceğine inanıyorum.
Yazımı okuduğunuz için siz okuyuca teşekkür etmek isterim 🙂 Bu hayatta benim de gözlemlediğim ve her zaman gerçekleşen bir kuralı var diyorsanız yorumda bizimle paylaşmaktan çekinmeyin. Bir dahaki yazıma kadar esenlikle kalın 🙂
Bu hayatta benim de gözlemlediğim ve her zaman gerçekleşen bir kural var.
İstediğin şey, hayatında senin istediğin kadar vardır. Sen istemeyi bıraktığında o şey artık ne hayatında olur ne de sana gelir, sana gelsede artık eskisi gibi istemiyorsundur. Yani aslında olay istemekte isteyeceksin, istemeyi birakmayacaksın ee bunun için de çalışacaksın.😊 Aynı şeyden bahsetmiş olabiliriz ama olsun ya😂 (şey olmasaydı sanırm anlatmak istediğimi anlatamazdım😉)
Tam olarak aynı olmasada genelde istediklerimiz gerçekleşir tabi ki de çalıştığımız sürece. Fakat benim söylemek istediğim şey çok fazla istediğin şeylerin gerçekleşmemesi üzerineydi Teşekkür ederim Güzel yorumun için 🙂